Emre Belözoğlu = İhanet...
Emre Belözoğlu... Tüm futbolseverler ve en başta biz Galatasaraylılar büyük bir heyecanla karşılamıştık onun yeşil çimlere çıkışını. Bebek yüzü, kısacık boyu ve enerjisiyle gönüllerimizde taht kurmuştu. 7 Eylül 1980’ de İstanbul’da dünyaya geldi Emre. Daha 16 yaşındayken Zeytinburnu’da parladı yıldızı. O dönemde, Galatasaray’da Terim’in yardımcılığını yapmakta olan Bülent Ünder, Emre’yi izler ve çok beğenir. Sadece GS değildir Emre’nin peşinde olan…Fenerbahçe’de kadrosuna katmak için büyük uğraşlar vermiştir ama bir şekilde Emre, GS formasını giyer. İlk kez sahaya çıktığında daha 16 yaşındadır. Ancak hayallerinde görebileceği isimlerle omuz omuza sahaya çıkmaktadır artık. Gelmiş geçmiş en büyük futbol ustalarından biri olan efsane Hagi, Emre’nin gelişiminde büyük rol oynar. Öyle ki, onun kramponlarını bile elleriyle hazırlar. Ama hiç kuşku yok ki,Terim ona güvenip sahaya sürerek en büyük pay sahibidir Emre’nin doğuşunda…
Türk futbolunun altın çocuğu olarak görülmektedir artık Emre. Hayranları günden güne çoğalır. Özellikle UEFA zaferine giden yolda Mallorca’ya attığı gol unutlmaz anlarımızdan biri olmuştur. Takvimler 2001 yılını gösterdiğinde artık Emre 21 yaşındadır ve yeterince büyüdüğüne kanaat getirerek, geride milyonlarca üzgün ve kırgın GS taraftarı bırakarak İtalya’nın Inter takımına gider. O gidiş derin bir yara bırakmıştır Sarı-Kırmızı yüreklerde. İnter ile mukavele imzaladığı ortaya çıkınca kesinlikle kabullenmemişti. Ama İnter,resmi sitesinden Emre'yi yalanlayarak gerçekleri gün ışığına çıkarır. O gidiş kadar, sakatlanma korkusuyla adeta sahada gezinen, sorumluluk almayan bir oyun anlayışını sergileyerek 2001 yılındaki kaçan şampiyonluğun en önemli mimarlarından biri olması da ayrı bir üzüntü kaynağı olmuştur bizler için.
Inter yıllarında dönem dönem sergilediği müthiş performansla adından sıkça söz ettirir. Ama çok sık sakatlanması sebebiyle eleştirilerden de kurtulamaz. Nihayet 14 Temmuz 2005 te İngiltere macerası başlar. İngiliz futbolunun orta sıra takımlarından Newcastle United takımıyla sözleşme imzalar. Burada da işler pek yolunda gitmez onun için. Hakkında çıkan ırkçılık iddialarının da etkisiyle iyice gözden düşer. Tam bu dönemde imdadına yine Fatih Terim yetişir. Milli takıma kaptan yapar Emre’yi…İnönü Stadında kaptanlık pazubandıyla sahaya çıktığı Türkiye-Macaristan maçının sonunda basın tribününe uygunsuz bir kol işareti yapması, eleştiri oklarının her zamankinden daha yoğun şekilde kendisine yönelmesine yol açar… Günlerce konuşulur bu konu. Ama Türkiye’nin Euro 2008 finallerine bileti kapmasıyla bu olay da unutulur gider.
Adnan Polat’ın en büyük hayallerinden biri yeniden Emre’ye GS forması giydirmektir. Ama İngilizlerin bonservis konusunda yumuşama göstermemesi bu transferi rafa kaldırmak zorunda bırakır Polat’ı…Euro 2008 finalleri başladığında ise Türk spor kamuoyu bir anda karışır. Aktörü yine Emre’ dir. Kendisine hep bir ağızdan “Katil Emre!!” diye bağıran bir camiaya, Fenerbahçeye imza atmıştır Emre…Hem de yıllık 3,5 milyon euro gibi astronomik bir ücrete…Yüreklerindeki yara henüz kabuk bağlamamış bizlerin, gözünün içine baka baka bir ihanet daha gelmiştir. Ama ilk başlardaki şaşkınlık ve hüzün, yerini acımaya bırakmıştır. Çünkü bu ilk ihanet değildir…
Şimdi bazı yazarlar , "profesyonellik" denen suni kalkanı kullanacak bu ihanet için... Evet, günümüz futbolunda profesyonellik ön plandadır artık, bunun bilincindeyiz. Lakin profesyonellikle açıklanabilir durumlarla, ihaneti ayrı tutmak lazım. Bir dönem Galatasaray veya Fenerbahçe forması giyipte, rakip takıma geçen onlarca isim var. Mesela şuanda oynayan Servet Çetin, Fenerbahçe'de de forma giymişti. Keza, Baliç, Tomas, Revivo...Bu isimlerin hangisini daha 16 yaşındayken elinden tutulup Florya'ya getirilen, dünyanın efsane isimlerinden biri olan Hagi tarafından "büyütülen" , Türk ve dünya futboluna Galatasaray formasıyla sunulan Emre ile bir tutabilirsiniz...?? Emre dışında sayılan isimler, başka takımlardan transfer edilmiş, bir şekilde takımlarından gönderilmiş ve kulübümüzce transfer edilmiş oyuncular. Bu isimlerin, transfer oluş biçimlerine "profesyonellik" denildiğinde anlayabiliriz. Ama sırf daha çok para için, yetiştiği camiaya sırt çevirmeyi asla kabul edemeyiz...
Şimdi gözler daha da fazla onun üzerinde olacak. Öyle ya, cebe indirdiği az buz bir rakam değil; tam 3,5 milyon euro…Portekiz maçındaki rezalet performansı ile akıllarda yine aynı soru : acaba sakatlanmaktan mı korkuyor?? Turnuvaya yine "sakatlık" sebebiyle veda etti Emre..bu hiç de şaşırtmadı aslında bizleri. Hiç bir katkı yapmadan yine arkadaşlarını yarı yolda bıraktı. Onu GS'dan koparmak için transfer eden FB, en büyük işçisini, orta sahanın yükünü sırtlayan Aurelio'yu kaybetti... İşte bizleri de sevindiren bir gelişmeydi bu. Çünkü biliyoruz ki Emre asla yaklaşamaz bile Aurelio'nun performansına... Futbolda çok erken parladı Emre. Basamakları koşar adım çıktı ama asıl önemli olanın zirveye çıkmak değil o zirveye yakışmak ve orda kalabilmek olduğunu anlayamadı...Dün Emre'yi futbol piyasasına sunan GS altyapısı, yine boş durmuyor. Arda Turan, Uğur Uçar...Kendini kanıtladılar... Aydın Yılmaz, Cem Sultan, Semih Kaya, İrfan Başaran, Erhan Şentürk gibi nice cevher yeşil çimlerin üzerinde tüm ihtişamlarıyla arz-ı endam edecekleri günü bekliyorlar...Eminiz ki onlar GS kültürünü daha da benimsemiş ve feth ettikleri zirvelere yakışan birer Sultani efendisi olacaklar...
Son söz olarak aklıma birden Ogün Temizkanoğlu ve Abdullah Ercan geldi…Bu iki isim de Trabzonspor tarihinde yer alacak oyuncular olmak üzereyken, Fenerbahçeye transfer olmuştu ve bir daha eski günlerine dönemediler. Yanlış hatırlamıyorsam Ogün bir röportajında şöyle demişti : “ Bir camianın parçası olabilecekken başka bir kulübe gittiğinde camiasız kalıyorsun.” Bu sözün üzerine sanırım daha fazla bir şey eklemeye gerek yok…
Saygılar...
Konu: Emre Belözoğlu = İhanet... 
Ptsi Eyl. 15, 2008 10:15 pm
